Yorumlarınız (0)
-
Henüz yorum yapılmamış.
ÇOK SEVMİŞİZ SENİ BE ABİ…
Seçim propagandaların çirkinleştiği, insanların birbirlerine olmadık sözler söylediği, dostluğun, arkadaşlığın, kardeşliğin unutulduğu bir dönem yaşadık 29 Mart Yerel Seçimlerinden önce seviyesizliğin üst seviyeye çıktığı bir dönem de öyle acı ve yürekleri burkan talihsiz bir olay yaşadık ki; herkes tek yürek oldu ve gözyaşlarını kalbinin taa derinliklerine akıttı.
Tabir yerindeyse bu olay öyle yaraladı ki bizi, bağıra bağıra ağlamak geldi hepimizin içinden.
Hayatı boyunca uğraştığı ve bizlere bazen tatlı bir sitem de ettiği " Tamam anladım beni çok seviyorsunuz ama bide şunu sandıkta gösterseniz " dediği Büyük Birlik Projesi’nin ancak cenazesinde gerçekleştiğini göremeden gitti Muhsin Başkan…
112 Acil Servisi kaza anında arayan Muhabirin " Daha yerimizi tespit edemediniz mi? " diyen çaresizlik ve acı içindeki sesini her duyduğumuzda bir hançer saplandı sanki kalbimizin tam ortasına.
Göz göre göre çaresizlik içinde ölüme gidenleri seyretmenin, hiçbir şey yapamadan onları soğukta üşütmenin, yardım eli uzatamamanın acısını yaşadık millet olarak.
Kapalı telefonların bile dinlenebildiği, her an için ses kaydımızın Youtube düşmesinden korktuğumuz bir devirde, yirmi dakika telefonla konuşulmasına rağmen Helikopterin yerini tespit edememenin utancını yaşadık devlet olarak.
Oysa çok değil altı ay önce de benzer bir olay Bursa’da yaşanmıştı.
Uludağ’da kayak yaparken gündüz 12.00 civarında kaybolan, cep telefonuyla arkadaşlarına kaybolduğunu haber veren, beş saat konuşulmasına rağmen yerinin tespit edilememesi yüzünden soğuktan donarak ölen bir gencin acısı, babasının yüreklerimize akan gözyaşları hala gözümüzün önündeyken…
Her acı olaydan sonra klasik olarak dediğimiz gibi; " İnşallah bu bize bir ders olur, bundan daha büyük acılar bir daha yaşanmaz " diye temenni de bulunmuştuk ama yine nafile bir dilekmiş bizimkisi…
1980 İhtilali sonrasında, yirmi dört gün boyunca gözleri bağlı olarak tavanda asılı tutulan, betonlar üzerinde hayatı geçen, gözlerinin bozulmaması için parke parke duvarlara bakmak yerine maydanoz demetlerine bakarak kendini çayırda, kırlarda dolaşır gibi hayal eden Muhsin Başkan ellerimizin arasından kayarak Rahmet – i Rahman’a kavuştu.
Yetmiş yaşın üzerinin bile erken sayıldığı ülkemizde çok genç sayılabilecek bir yaşta, hepimizin içini burkan, " böyle olmamalıydı sonu " dedirten acı bir olayla aramızdan ayrıldı güler yüzlü, mütevazı Başkan.
En güzel yıllarını, sonradan Cumhurbaşkanlığı makamına kadar yükselttiğimiz (!) darbeci paşaların egolarını tatmin etmek için işkence altında hapiste geçiren, ömrünü Türk – İslâm Birliğinin gerçekleşmesine adayan, kirli siyasetin temiz yüzüydü Koca Reis…
Ve biz fanilere uzaklardan ve son kez seslendi bu kez. " Ey İnsanlar. Ruh bir saniyeliktir. Püf dedi mi biter. Bir saniyesine bile hâkim olmadığınız hayatınız için fırıldak çevirmeyeceksiniz. Düz yaşayacağız, dik duracağız. Kendinize gelin. Yarın birbirinizin yüzüne bakamayacağınız şeyler söylemeyin. "
Belki de kalbinin, Keş dağındaki üzerine yağan karlar kadar temiz olması, insanlara yapamayacağı şeyleri vaat etmemesi ve siyasette kalp kırmamaya çalışmamasından dolayı partisi hiçbir zaman iktidar olamadı.
Ama cenaze töreninde görüldü ki; aslında O, hep iktidardaymış da biz fark edememişiz…
Ruhun şâd olsun… Cennette Hz. Hamza karşılasın seni Muhsin Başkan… El -Fatihâ
NOT ETTİKLERİM: Hepimiz şahâdet ediyoruz ki; Muhsin Yazıcıoğlu bir mü’min idi; er kişiydi, ehl - i secde idi. Eğer varsa üzerimdeki ülküdaşlık, hemşerilik, akranlık ve arkadaşlık haklarımı helâl ediyorum. Cenâb-ı Hak, onu ahiret yurdunda rahmet ve merhametiyle yarlıgasın… ÂMİN