Yorumlarınız (0)
-
Henüz yorum yapılmamış.
COVİD19 VİRÜSÜNÜN BAŞLANGIÇ SÜRECİ
Korona virüsün Çin’de ortaya çıktığı Aralık 2019 tarihinde, pandeminin ne kadar büyüyebileceği, ne kadar süreceği ve ne zaman bitebileceği yönünde büyük bir belirsizliğin hâkim olduğu söylenebilir. Bu belirsizlik sonraki aylarda daha da artmıştır. Pandeminin hızlı şekilde yayılma gösteren etkisine karşı 2020 yılının ilk aylarından itibaren küresel bazda hemen hemen bütün sektörlerde ve ülkelerde daralmalar başlamıştır. Güvenlik kaygısıyla alınan tedbirler neticesinde başlayan daralma hem reel hem finansal sektörü ciddi ölçüde etkilemiştir.
Dünya genelinde neredeyse bütün ülkelerde insanların evde kalmaları ve dışarı çıkmamaları yönünde önlemler alınmış bu önlemler bazı zamanlarda devlet yaptırımlarına dönüşmüştür. Toplumu salgının etkilerine karşı korumak amacıyla alınan bu önlemler ürün ve hizmet üretimin azalmasına buna bağlı olarak temel ihtiyaçlar haricinde tüketimin düşmesine neden olmuştur. Bu durum birçok ülkenin büyüme oranlarını da negatif yönde etkilemiştir.
Virüsün başlangıç dönemindeki büyük belirsizlikler tasarruf sahibi bireyleri ve yatırımcıları güvenli alanlara yönelmeye zorlamıştır. Bu durum ise 2020 ve 2021 yılı içerisinde bazı itibari paraların, altın ve kripto para gibi metaların değerlenmesine sebebiyet vermiştir.
VİRÜSÜN KÜRESEL ANLAMDA BİR FİNANSAL KRİZİ TETİKLEMESİ İHTİMALİ
İnsanların pandemi koşullarının uzun süre devam edeceği kaygısıyla süratli bir şekilde tasarruflarını artırmaları ve tüketimlerini kısmaları ekonomik bir kriz ortamının oluşmasının sebeplerinden biri olarak düşünülebilir. Pandeminin özellikle ilk dönemlerinde bireylerin tüketimlerini kısmaları ile toplam talepte de düşüş başlamıştır. Talebin düşmesi ise zorunlu olarak üretimlerini azaltan firmaların finansal yapılarının bozulmaya başlamasına ve kredilerini bankalara geri ödeyememelerine sebep olmuştur. Bankaların, batık kredi oranlarının artması, durgunluğa sürüklenen ekonomik sisteme, geri dönmeyeceği endişesiyle, kredi verme noktasında çekinceli davranılmasına neden olmuştur.
Finansal yapılarında öz sermaye ve borç dengesini iyi ayarlayamayan, faaliyetlerini ve operasyonlarını büyük oranda kredilerle gerçekleştiren firmalar bu süreçte büyük zorluklar yaşamış devasa büyüklükteki işletmeler dahi devletlerin finansal desteğine muhtaç hale gelmiştir. Ekonomik ve toplumsal sıkıntıların krize dönüşmemesi için, devletler transfer harcamalarını ve sosyal yardımlarını artırmış, vatandaşlarına karşılıksız mali yardımda bulunmuştur.
VİRÜSE BAĞLI YAŞANAN FİNANSAL KRİZİN KÜRESEL PİYASALAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Küresel Para Sistemine Etkileri
Pandemi kaynaklı finansal krizden dolayı tüm sektörlerde yaşanan talep daralmasının önüne geçilmesi amacıyla birçok devlet genişletici ekonomi politikaları izlemiştir. Bu kapsamda merkez bankaları para arzını artırarak piyasaları rahatlatmayı amaçlamıştır. Hükümetler ise başta Avrupalı ülkelerde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde olmak üzere sosyal destekleri artırmıştır.
Küresel para sisteminde rezerv para olarak görülen ABD Doları, Euro, İngiliz Sterlini, İsviçre Frangı ve Japon Yeni kullanılmaya devam etmiştir. Ülkeler faiz oranlarını düşük tutarak paralarının değerinin artışını önlemeyi ve bu sayede ihracat gelirlerini artırmayı da hedeflemişlerdir. Uluslararası ticaret hacminin azaldığı ve ülkelerin büyüme oranlarında düşüş gözlemlendiği pandemi döneminde dünya genelinde birçok ülkenin faiz oranları sıfıra yakın düzeylerdedir. Hatta Japonya, Danimarka ve İsviçre gibi bazı ülkelerde negatif reel faiz uygulanmıştır.
Tahvil Piyasalarına Etkileri
Pandemi döneminde, fonlar güvenli liman olarak görülen devlet tahvillerine yönelmiştir. Bu durum ise yatırımcıların tahvil getirilerinde azalmaya neden olmuştur. Ülkelerin ekonomik karar alma mekanizmaları, bu süreçte özellikle büyük yatırım fonlarının piyasalarda kalıp yatırımlara yönelmesi politikasını benimsemişlerdir. Buna karşılık, kriz ortamında yaşanan belirsizlik nedeniyle tahvillere olan talebin hacmini azaltmak için düşük faiz politikasına gidilmiştir.
Gelişmiş ülkelerin kullandığı negatif faiz politikası sebebiyle getiri sağlayamayan fonların gelişmekte olan ve nispeten daha yüksek faiz getirisi sağlayan ülke tahvillerine yönelmiştir.
Kredi Piyasalarına Etkileri
Pandeminin başından itibaren dünyada birçok sektörde durgunluk yaşanmıştır. Bu durgunlukla birlikte çalışan ve üretime devam eden sektörlerde olmuştur. Durgunluk içerisinde olan piyasaların canlandırılması amacıyla düşük faiz politikası sürdürülmüştür. Para arzının da yüksek olması sebebiyle bu politika uzunca bir süre devam etmiştir.
Kredi piyasalarının canlanması, düşük faiz oranları ile bireysel ve kurumsal yatırımcıların kredi kullanarak yatırım yapmaları ve dengeli bir şekilde arzı ve talebi artırmalarıyla olacaktır. Ancak virüsün tamamen ortadan kalkmaması dönem dönem yeni varyantların ortaya çıkması ve vaka sayılarının tüm ülkelerde ciddi azalmalar göstermemesi sebebiyle uzunca bir süre kişilerin harcamalarındaki artışın bekleneni yakalayamadı söylenebilir.
Hisse Senedi Piyasalarına Etkileri
Krizin ilk dönemlerinden itibaren piyasalarda yaşanan durgunluk neticesinde faaliyet düzeni bozulan ve karlılıkları azalan şirketlerin zor duruma düşmeleri hatta iflas riskiyle karşılaşmaları sebebiyle insanlar borsalardan ziyade güvenli yatırım aracı olarak gördükleri alanlara yönelmişlerdir. Bu alanlar ise altın, gümüş, platin, paladyum gibi değerli metaller; çeşitli kripto paralar veya devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) olmuştur.
Ancak 2020’nin ikinci yarısı itibariyle gerek aşının geliştirilmesinde önemli adımlar atılmış olması gerekse faiz oranlarının düşürülmesiyle DİBS’lerin getirilerinin oldukça azalması neticesinde yatırımcılar hisse senedi piyasalarına geçiş yapmaya başlamışlardır. Bu itibarla dünya da çok sayıda ülkede borsalarda yükselişler gözlenmiştir. Öyle ki, Amerikan Borsası başta olmak üzere birçok ülkenin hisse senedi piyasasında yaşanan bu yükselişler karlılığı artmayan şirketlerin dahi hisse senetlerinin değerlenmesine sebep olmuştur.
Sigortacılık Sektörüne Etkileri
Pandemi sürecinin sigortacılık sektörüne de ciddi düzeyde olumsuz etkileri olmuştur. Bu süreçte yaşanan ekonomik krizden dolayı sigorta şirketlerinin yatırım gelirlerinde ve finansal karlarında, küresel finans piyasalarının genel gidişatı sebebiyle azalma yaşanmıştır. Bunun yanı sıra, borsada hisseleri işlem gören bazı sigorta şirketleri de değer kayıpları yaşamak durumunda kalmıştır.
Müşterilerine birçok alanda hizmet sunan sigorta şirketlerinin farklı birimlerinde Covid19 kaynaklı ekonomik krizden etkilenme söz konusu olmuştur. Bunlardan birisi de ticari alacak sigortaları ve kefalet sigortalarında küresel sermaye ve finans piyasalarında yaşanan daralma ve kötü gidişat neticesinde hasar frekansının ve şiddetinin artmış olmasıdır.
Yaşanacak durgunluk ve çeşitli sektörlerde, krizin etkisiyle oluşacak daralma hasar tazminleri yoluyla sigortacılık sektörüne yansımış ve bu sektörün pandeminin etkisinden kurtulması daha zor olmuştur.
Emlak Piyasalarına Etkileri
Pandeminin olumsuz etkilediği en önemlilerinden biride emlak sektörüdür. Çünkü salgın süresince yaşanan krizden dolayı birçok firma fiziki mekân algısını değiştirmiş ve çalışanlarını evden çalışmaya yönlendirmiştir. Artık büyük ofisler ve geniş ya da çok katlı iş merkezleri yerine verimliliği ve sadeliği ön planda tutan ve öncelikle ihtiyaçları karşılamaya yönelik iş alanları fikri yaygınlık kazanmaya başlamıştır.
Emlak sektörünün krizden etkilenen tek alanı iş mekânları olmamıştır. Bunun yanında hane halklarının barınma ihtiyacının karşılandığı konutlar için yatırım planları da askıya alınmaya başlanmıştır. İnsanlar pandeminin ve etkilerinin ne kadar süreceğini tam olarak bilemediği için birikimlerini nakit tutmayı tercih etmiş ve ev edinme planlarını bir süreliğine ertelemiştir.
Sadece yatırım amaçlı olarak alınacak ikinci üçüncü ev ya da ofis vb. emlak satın alma konusunda da müşteri tercihleri değiştiği için sektörde durgunluk ciddi düzeylere ulaşmıştır. Bu duruma paralel olarak bazı inşaat yatırım projelerine de ara verilmek veya tamamen iptal edilmek durumunda kalınmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde emlak ve buna bağlı olarak inşaat lokomotif sektör kabul edildiği için bu sektördeki durgunluk bağlı olduğu diğer tüm sektörleri de olumsuz etkilemiştir.
PANDEMİ TEMELLİ FİNANSAL KRİZİN EN ÖNEMLİ ETKİ ALANLARI
Covid19 kaynaklı pandeminin, salgına karşı alınan önlemler çerçevesinde, öncelikli etkilediği sektör reel sektör olmuştur. Bu etkilenmenin sebepleri ise talebin azalması ve bu azalma ile üretimin düşmesidir. Reel sektörde üretim düşüşü ise firmaların karlılıklarının azalması ve sermaye yapılarının bozulması suretiyle, finansal olarak zora girmelerine neden olmuştur. Finansal yapıları zarar gören firmalar bankalara olan kredilerini geri ödeyemediği ya da geciktirdiği için reel sektördeki sıkıntılar finans sektörüne de yansımıştır.
Bankacılık kurumları, yatırım fonları ve sigorta firmaları küresel finans sisteminde büyük bir ağ ile birbirine bağlanmış durumdadır. Finans sistemde yaşanan sıkıntının daha da büyümesi bu ağa bağlı kuruluşların karlılıklarının düşmesine sebep olmuştur.
Küresel finansal bir krizin en çok etkileyeceği alan bankacılık sistemi ve bunun yanında kredi piyasalarının olacağı ihtimali, ülkelerin ekonomi yönetimleri tarafından sürekli göz önünde bulundurulmuştur. Kredi piyasalarının daralması, reel sektör firmalarını da zor durumda bırakabileceği ve bunun da zincirleme iflasları artırabileceği için merkez bankaları piyasalardaki para miktarını artırmış ve faiz oranları düşürmüştür. Faiz oranlarının düşmesi ile küresel fonlar, görece daha yüksek getiri sağlayan (faiz oranları daha yüksek) ülkelere yönelmiştir.
Bu süreçte faiz getirilerinin azalmasına bağlı olarak bireyler yatırımlarını borsaya da yönlendirmişlerdir. Bu sebeple, borsada bulunan şirketlerin bazıları faaliyetlerinde ya da karlılığında artış olmadığı halde fazlasıyla değer yükselmesi yaşamıştır.
Netice itibariyle pandemi süreci ve etkileri tamamen ortadan kalkmamış olup bugün hala omicron varyantının etkileri ve özellikle bazı ülkelerde yüksek vaka sayıları göze çarpmaktadır. Pandemi sebebiyle piyasaların daralması ve sonrasında bir krize sürüklenmesini önlemek isteyen ülkeler para miktarını artırmış ve faiz oranlarını düşük tutmaya çalışmıştır. Bu durum da enflasyon oranlarını artırmış hatta ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede enflasyon oranlarını tarihi zirvelere taşımıştır. Şu an için birçok ülkenin merkez bankasında faizleri düşürme planları görüşülmektedir.